6.ÜNİTE
II. DÜNYA SAVAŞI SONRASINDA TÜRKİYE VE DÜNYA
II.
DÜNYA SAVAŞI SONRASI TÜRKİYE
Siyasi
Hayat
·
Cumhuriyet’in
ilk yıllarında çok partili siyasi hayata geçiş denemeleri yapıldı.1924’te
kurulan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, kısa bir süre sonra İstiklal
Mahkemesi tarafından kapatıldı. Fethi Bey’in 1930’da kurduğu Serbest Cumhuriyet
Fırkası, yaşanan olumsuz gelişmeler nedeniyle kendisini feshetmek zorunda
kaldı.
·
Serbest
Cumhuriyet Fırkası’nın kapanmasından sonra çok partili siyasi hayata geçiş denemelerine
ara verildi.
·
1946’ya
kadar meclisteki tek parti olan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), 1950’ye kadar
iktidarını sürdürdü.
·
ABD,
İngiltere ve Fransa’nın başını çektiği ülkeler II. Dünya Savaşı’nı kazandı. Türkiye’nin
de bu blok içerisinde yer almak istemesi ve demokrasiye verdiği önem, çok
partili sisteme geçişi hızlandırdı.
·
Çok
partili siyasi sisteme geçişi sağlayan süreç Dörtlü Takrir (önerge) ile
başladı. Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuad Köprülü ve Refik Koraltan tarafından
imzalanan önerge, 7 Haziran 1945’te meclis başkanlığına verildi. Önerge,
meclise dahi taşınmadan parti grubunda görüşülüp reddedildi (12 Haziran 1945).
·
18
Temmuz 1945’te iş adamı Nuri Demirağ öncülüğünde Millî Kalkınma Partisi (MKP)
kuruldu. II. Dünya Savaşı’ndan sonra kurulmuş olan ilk muhalefet partisi MKP,
siyasi hayatta çok fazla etkin olamadı.
·
Adnan
Menderes ve Fuad Köprülü, basın üzerinden de CHP’ye yönelik muhalif tavırlarını
sürdürmeleri üzerine partiden ihraç edildiler. Celal Bayar ise önce
milletvekilliğinden daha sonra da partiden istifa etti.
·
7
Ocak 1946’da Demokrat Parti (DP) kuruldu.
Çok
Partili Siyasal Hayata Geçiş
·
Demokrat
Partinin kurulmasıyla Türkiye’de çok partili siyasal hayat tekrar başladı.
·
Demokrat
Partinin parti programı, CHP’den farklı olarak, “siyasette demokrasi” ile
“ekonomik hayatta liberalizm” ilkelerine dayandırıldı.
·
5
Haziran 1946’da hükûmet tarafından hazırlanan Seçim Yasası Tasarısı, TBMM’de oy
çoğunluğu ile kabul edilerek yasalaştı. Buna göre seçimler, “açık oy, gizli
sayım” yöntemiyle yapılacaktı.
·
CHP,
1947’de yapılacak olan milletvekili genel seçimlerini bir yıl öne aldı. Seçimlerin
erkene alınması nedeniyle DP, ülke genelindeki parti örgütlenmesini
tamamlayamadan seçimlere katılmak zorunda kaldı.
·
21
Temmuz 1946’da yapılan erken genel seçimde, CHP dışında milletvekili
çıkarabilen tek siyasal parti DP oldu. Bu seçimlerde CHP 395, DP 64,
Bağımsızlar 6 milletvekili çıkarttı.
·
1946’da
yapılan seçim, Türk siyasi tarihinin tek dereceli ve çok partili ilk genel
seçimleri oldu.
·
16
Şubat 1950’de TBMM’de yeni seçim yasası kabul edildi. Seçimlerin gizli oy ve
açık sayım esasına göre yapılması kararlaştırıldı. Seçimler yargı denetimine
alındı. Seçimleri yönetmek amacıyla Yüksek Seçim Kurulu kuruldu.
·
14
Mayıs 1950’de yapılan seçimler DP’nin zaferiyle sonuçlandı. 27 yıl süren tek
parti iktidarının ardından, ilk defa halkın oylarıyla Türkiye’de siyasi iktidar
değişmiş oldu.
·
Milletvekili
seçimlerinin ardından Demokrat Parti büyük bir çoğunlukla iktidara geldi. 22
Mayıs 1950’de toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi, DP genel başkanı Celal
Bayar’ı cumhurbaşkanı olarak seçti. Refik Koraltan da TBMM başkanı seçildi. Celal
Bayar’ın ardından DP genel başkanlığına ise Adnan Menderes getirildi.
Ekonomik
Hayat
·
Cumhuriyetin
ilk yıllarından itibaren tarımsal alanı kalkındırmaya yönelik çalışmalara büyük
önem verildi.
·
II.
Dünya Savaşı sona erince 1945’te Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu kabul edildi.
·
II.
Dünya Savaşı süresince yaşanan ekonomik sıkıntılar ve DP’nin liberalizmi
savunması, CHP’nin devletçi ekonomi politikasında değişikliğe gitmesine yol
açtı.
·
Recep
Peker Hükûmeti döneminde devalüasyona gidildi.
Sosyal
ve Kültürel Hayat
·
II.
Dünya Savaşı’ndan sonra Türkiye’de hızlı bir şekilde nüfus artışı yaşandı.
·
İkinci
Dünya Savaşı sonrası modern baskı ve gazetecilik yöntemleri basının içerik ve
sayısal açısından hızla gelişmesine yol açmıştır.
·
1945-1950
yılları arasında Türkiye’de yayımlanan dergi sayısının neredeyse iki katına
çıkmıştır.
·
Bu
dönemin kültürel hayatına katkıda bulunan edebiyat dergilerinden başlıcaları;
Hisar, Varlık, Mavi, Yeditepe, Pazar Postası, Markopaşa ve Büyük Doğu’dur.
·
Edebiyatta
Orhan Veli, Melih Cevdet Anday ve Oktay Rifat’ın oluşturduğu Garip Akımı ön
plana çıktı.
·
Roman
türünde Anadolu ve Anadolu insanın hayatı toplumcu gerçekçi bir çizgide ele
alınıp işleyen birçok eser yazıldı.
·
10
Haziran 1949’da, Devlet Tiyatrolarının Kuruluşu Hakkında Kanun’un
çıkarılmasıyla kültürel hayatta önemli bir adım atıldı. Devlet Tiyatrosu ve
Operası Genel Müdürlüğüne Muhsin Ertuğrul atandı.
İKİ
KUTUPLU DÜNYA VE TÜRKİYE
·
II.
Dünya Savaşı’ndan sonra ABD’nin başını çektiği Batı Bloku ülkeleri ile SSCB’nin
önderliğindeki Doğu Bloku ülkeleri arasında ekonomik, askerî, ideolojik, siyasi
ve kültürel alanlarda büyük çekişmeler yaşanmaya başladı.
·
1960’lara
kadar devam eden bu süreç aynı zamanda Soğuk Savaş Dönemi olarak da
adlandırılmaktadır.
·
II.
Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya çıkan Soğuk Savaş Döneminde Batı Bloku ve Doğu
Bloku elinde etki ve tahrip gücü yüksek nükleer ve kimyasal başlıklı silahlar
olmasına rağmen bir sıcak çatışmada olmadan 1991’de SSCB’nin dağılmasına kadar
devam etti.
Doğu
Bloku
·
II.
Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya çıkan iki süper güçten biri Sovyet Sosyalist
Cumhuriyetler Birliği’ydi (SSCB).
·
SSCB’nin
bu kadar güçlenmesinde Almanya, İtalya ve Japonya’nın savaştan yenilgiyle
çıkmaları, İngiltere ve Fransa’nın savaşı kazanmalarına rağmen büyük ölçüde
yıpranmış olmaları etkili oldu.
·
SSCB,
II. Dünya Savaşı’nda Almanları yenilgiye uğrattıktan sonra Doğu Avrupa’da
ilerleyerek bu topraklardaki Alman işgaline son verdi.
·
SSCB
savaşın sonlarına doğru Doğu ve Orta Avrupa’daki ülkelerden birçoğunu işgal
etti.
·
SSCB,
denetimi altındaki ülkelerde komünist partileri iktidara getirip muhalefet
partilerini tamamen tasfiye etmeden buralardan çekilmedi.
·
Macaristan,
Bulgaristan, Romanya, Polonya ve Çekoslovakya’daki muhalefet, baskı yoluyla
tamamen tasfiye edildi. Bu ülkeler komünist partiler iktidara getirilerek
kontrol altına alındı.
·
Anayasaları
değiştirilerek sosyal, siyasal ve ekonomik düzenleri Sovyet modeline göre
yeniden kuruldu.
·
SSCB,
Doğu Avrupa ülkeleriyle dostluk, iş birliği, saldırmazlık gibi antlaşmalar
yaparak bir blok oluşturdu ve bu ülkeleri daha sıkı denetim altında tutmaya
çalıştı.
Doğu
Bloku Teşkilatları
Cominform
·
SSCB’nin
öncülüğünde Doğu Bloku üye devletlerinin kendi aralarındaki iş birliğini
artırmak için farklı alanlarda teşkilatlanmalara gidildi.
·
İlk
olarak 5 Ekim 1947’de Cominform kuruldu.
·
Cominform
ile SSCB ve komünist rejimler arasında siyasi ve ideolojik bağ sağlandı.
Comecon
·
Marshall
Planı ve Avrupa Ekonomik İşbirliği Örgütüne karşı SSCB öncülüğünde Comecon
(Karşılıklı Ekonomik Yardımlaşma Konseyi) kuruldu (25 Ocak 1949).
·
Comecon’un
amacı; üye ülkelerde ekonomik gelişmeyi hızlandırmak, bilimsel ve teknik
gelişmeye önem vermek ve üye ülkeler arasındaki dayanışmayı sağlamaktı.
Varşova
Paktı
·
Askerî
alanda da Varşova Paktı kuruldu.
·
NATO’yu
varlığına tehdit olarak gören SSCB öncülüğünde; Arnavutluk, Doğu Almanya,
Bulgaristan, Macaristan,
·
Polonya,
Romanya ve Çekoslovakya’nın katılımıyla kuruldu (14 Mayıs 1955).
·
Kuruluş
amacı NATO’ya karşı sosyalist ülkeler arasında dostluk ve askerî yardım
sağlamaktı. Varşova Paktı,
·
Soğuk
Savaş’ın bitmesiyle 1991’de dağıldı.
Batı Bloku
·
II.
Dünya Savaşı sonrasında SSCB’nin yayılma tehlikesi karşısında İngiltere
Başbakanı Winston Churchill (Vinstın Çörçıl), ABD’ye bu tehdidi önlemek için
çağrıda bulundu
·
İngiltere,
21 Şubat 1947’de ABD’ye Türkiye ve Yunanistan’la ilgili uyarı niteliğinde iki
nota verdi.
·
Bu
notalarda Türkiye ve Yunanistan’ın Batı savunması için önemi vurgulandı.
·
İngiltere’nin
Yunanistan’daki askerlerini de geri çekmek zorunda olduğu açıklandı.
·
SSCB
tehdidine karşı ABD’nin sorumluluk üstlenmesi istendi.
Batı
Blokunun Teşkilatları
·
SSCB’nin
yayılmacı politikasının karşısında kendisini “Hür Dünya” olarak adlandıran Batı
Bloku ülkeleri ABD öncülüğünde belli alanlarda teşkilatlanmalara gitti.
·
SSCB
tehdidine tek başına direnmesi mümkün olmayan ülkelerin bir araya getirilerek
bu durum aşılmaya çalışıldı.
·
NATO
ve Avrupa Konseyi gibi oluşumlar bu amaçla kuruldu.
·
Truman
Doktrini ve Marshall yardımı projesi de bu siyaseti destekleyen adımlardı.
Truman
Doktrini
·
ABD
Başkanı Harry S. Truman (Hery S. Truman), 12 Mart 1947’de Avrupa’yı desteklemek
ve güçlendirmek için Truman Doktrini’ni ilan etti.
·
Truman,
Amerikan Kongresine sunduğu bildiride Türkiye ve Yunanistan’a yardım yapılması
için kendisine yetki verilmesini istedi.
·
ABD,
Truman Doktrini ile iki temel amaca ulaşmaya çalıştı: Bu amaçlardan öncelikli
olanı dünyanın neresinde olursa olsun SSCB’nin yayılmasını engellemek ABD’nin
ekonomik ve siyasal hâkimiyetinin genişlemesini sağlamaktı. İkinci amaç ise
SSCB tehdidine karşı Türkiye ve Yunanistan’a askerî yardım yapmaktı.
Marshall
Planı
·
ABD,
Avrupa’nın ekonomik yönden güçlü olduğu takdirde SSCB’nin siyasi
yayılmacılığına karşı koyabileceğini düşünüyordu.
·
Bu
nedenle ABD, 1945-1946 yılları arasında Batı Avrupa ülkelerine 15 milyar
dolarlık yardımda bulundu.
·
ABD
Dışişleri Bakanı George Marshall (Corç Marşal), 5 Haziran 1947’de yaptığı
açıklamada ABD’nin, Avrupa’nın ekonomik kalkınması için yapacağı girişimden
önce, Avrupa ülkelerinin kendi aralarında ekonomik iş birliği sağlamaları
gerektiğini belirtti.
NATO’nun
Kuruluşu
·
Kuzey
Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO: North Atlantic Treaty Organization), Soğuk
Savaş Dönemi’nde SSCB’ye karşı kurulan geniş kapsamlı bir savunma ittifakıdır.
·
ABD,
İngiltere, Fransa, Belçika, Hollanda, Lüksemburg, Norveç, Danimarka, İzlanda,
Portekiz, İtalya ve Kanada’nın katılımıyla 4 Nisan 1949’da kuruldu.
·
NATO’nun
oluşturulmasının ana fikri SSCB yayılmasına ve tehdidine karşı etkili bir set
kurmaktı.
·
NATO
yapılanması sonucunda SSCB öncülüğünde oluşan Doğu Bloku’na karşı Batı Bloku
oluşturuldu.
Avrupa
Konseyi
·
Avrupa Konseyinin kuruluş amacı, her alanda
üye ülkeler arasında güven oluşturup iş birliği sağlamaktır.
·
5 Mayıs 1949’da Londra Antlaşması ile
İngiltere, Fransa, Belçika, Hollanda, Lüksemburg, Danimarka, İrlanda, İtalya, Norveç
ve İsveç arasında kurulan konsey sadece Avrupa devletlerini kapsayan ve askerî
niteliği olmayan bir teşkilattır.
Doğu
ve Batı Arasındaki Türkiye Türkiye-SSCB İlişkileri
·
II.
Dünya Savaşı’ndan sonra müttefikler arasında yapılan konferanslarda Türkiye
üzerindeki Sovyet tehdidi açık bir şekilde ortaya çıktı.
·
Yalta
Konferansı’na katılan SSCB lideri Stalin, II. Dünya Savaşı sonunda ortaya çıkan
koşullar nedeniyle Boğazların statüsünün aynen devam edemeyeceğini dile
getirdi. Bu doğrultuda Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin günün koşullarına uygun
olarak yeniden düzenlenmesini ve SSCB lehine değişiklikler yapılmasını talep
etti.
·
ABD,
SSCB’nin karşısında yer alırken, Sovyet Rusya tehdidine maruz kalan Türkiye’nin
de Batı ile olan ilişkileri gelişti. Türkiye siyasi alanda ABD’nin desteğini
aldı. Türkiye ile SSCB arasındaki siyasi gerginlik 1953’e kadar sürdü.
·
SSCB
30 Mayıs 1953’te yaptığı açıklamayla, II. Dünya Savaşı’ndan sonra gündeme
getirdiği taleplerinden vazgeçtiğini resmen bildirdi. Türkiye ve SSCB
arasındaki ilişkiler de bu tarihten sonra yumuşamaya başladı.
Türkiye
ve Truman Doktrini
·
Truman
Doktrini ile SSCB’nin yayılmacılık politikasının tehdidi altında kalan
Yunanistan ve Türkiye’ye askerî ve ekonomik yardımlar yapıldı.
·
ABD’nin
yapacağı yardım açıklaması Türk siyasetçileri tarafından olumlu karşılandı. Truman
Doktrini, Türk dış politikasında da büyük değişikliklere yol açtı.
·
Truman
Doktrini’nin uygulanmasından sonra Türkiye, tamamen Batı Bloku yanlısı bir dış
politika izlenmeye başladı.
·
Truman
Doktrini’yle dış politikada Batı Bloku’na yaklaşan Türkiye NATO’ya katılmak
istedi.
·
Kore
Savaşı’nda Doğu Bloku’nun yayılmacılığına karşı dünyayla birlikte hareket eden
Türkiye, Batı Bloku ülkelerinin desteğini kazandı.
Türkiye’nin
Avrupa Konseyine Üye Olması
·
Soğuk
Savaş Dönemi’nde Türkiye’nin dış politikasının temel hedefi, Batı ile siyasi ve
ekonomik ilişkiler içinde olmaktı.
·
Bu
doğrultuda Türkiye, Avrupa Konseyi içinde yer almak istiyordu.
·
Türkiye,
Avrupa Komisyonu kurulduktan kısa bir süre sonra Yunanistan ve İzlanda ile
birlikte Ağustos 1949’da Avrupa Komisyonuna davet edildi.
·
Türkiye
bu süreçten sonra, komisyonun kurucu üyeleri arasında sayıldı.
·
Türkiye’nin
komisyona kesin katılımı ise TBMM tarafından 12 Aralık 1949’da onaylandı.
Türkiye’nin
NATO’ya Katılması
·
NATO,
4 Nisan 1949’da 12 devletin katılımıyla kuruldu. Türkiye ise başlangıçta
NATO’nun dışında kaldı.
·
14
Mayıs 1950 seçimleri sonucu iktidara gelen Demokrat Parti, NATO’ya katılma
çalışmalarına hız verdi.
·
Türkiye’nin
NATO’ya katılma konusunda Kore Savaşına asker göndermesi, Türkiye için önemli
bir dönüm noktası oldu.
·
Türkiye’nin
NATO’ya kabul edilmesini sağlayan bir başka gelişme ise SSCB’nin nükleer silah
edinmesi oldu. 1949’da SSCB, atom silahına sahip olduğunu resmen açıkladı.
·
ABD,
SSCB’nin olası bir nükleer saldırısına karşılık verebilmek için SSCB’ye yakın
bölgelerde askerî üslere ihtiyacı olduğunu düşünüyordu. Bunun için de Türkiye’nin
NATO’ya alınmasını istedi.
·
22
Ekim 1951’de Türkiye ile Yunanistan’ın NATO’ya katılımını sağlayan protokol
imzalandı.
·
TBMM,
18 Şubat 1952’de Kuzey Atlantik Antlaşması ve Protokolü’nü onaylayınca Türkiye
NATO’ya resmen katıldı.
Türk
Askeri Kore’de
·
II.
Dünya Savaşı’nda Japonya teslim olduktan sonra Kore’nin kuzeyini SSCB, güneyini
ise ABD denetim altına aldı.
·
Kore,
38. enlem sınır kabul edilerek Güney Kore ve Kuzey Kore olmak üzere ikiye
ayrıldı.
·
SSCB
ve ABD arasında gerçekleşen görüşmelerden bir sonuç çıkmayınca Kore’nin
birleşmesi gerçekleşmedi.
·
ABD’nin
desteklediği Güney Kore’de yapılan seçim neticesinde 17 Temmuz 1948’de Güney
Kore Cumhuriyeti kuruldu.
·
SSCB’nin
desteklediği Kuzey Kore’de de seçimler yapıldı ve 9 Eylül 1948’de Kore Halk
Cumhuriyeti kuruldu.
·
Siyasi
olarak ikiye bölünen Kore’de yaşanan gerginlikler bitmedi ve bir savaşa
dönüştü.
·
25
Haziran 1950’de SSCB’nin desteklediği Kuzey Kore birlikleri, Güney Kore’deki
askerlerin sınırı geçtiklerini ileri sürerek Güney Kore’ye saldırdı.
·
Savaşın
başlamasıyla ABD, Güney Kore’ye yardım göndermeye başladı ve Birleşmiş
Milletleri harekete geçirdi.
·
Alınan
kararla ABD’nin önderlik ettiği bir Birleşmiş Milletler Kuvveti oluşturuldu ve
komutanlığına da Amerikalı General Mac Arthur (Mak Artur) getirildi.
·
ABD’den
sonra Kore’ye asker gönderen ikinci ülke Türkiye oldu.
·
Kore
Türk Tugayı Komutanlığına Tuğgeneral Tahsin Yazıcı; Piyade Alay Komutanlığına
da Celal Dora atandı.
·
Birleşmiş
Milletler Barış Gücü Komutanlığı bünyesinde savaşan Türk askeri, başarılı bir şekilde
mücadele etti.
·
Çok
şiddetli geçen Kunuri Muharebeleri’nde önemli başarılar kazanan Türk ordusu,
büyük kayıplar verdi.
·
Üç
yıl süren Kore Savaşı’nda taraflar birbirlerine üstünlük sağlayamadılar.
·
1950’de
başlayan savaş, 27 Temmuz 1953 Panmunjom Ateşkes Anlaşması ile sona erdi.
1950’Lİ
YILLARDA TÜRKİYE
Siyasi
Hayat
·
14
Mayıs 1950 seçimleriyle başlayan Demokrat Partinin iktidarı kesintisiz olarak
on yıl devam etti ve 27 Mayıs 1960 yılındaki askerî darbeyle sona erdi.
·
Bu
süreç boyunca CHP ana muhalefet partisi görevini üstlendi.
·
DP
iktidarının ilk yıllarında 18 Temmuz 1932 tarihli genelge ile başlayan ezanın
Türkçe okunması uygulamasına 16 Haziran 1950’de son verildi. Bu tarihten sonra
ezanın okunuşu aslına döndürüldü.
·
Yine
aynı dönemde halkı kışkırtmak amaçlı Atatürk heykellerine yapılan saldırılar
üzerine 25 Temmuz 1951’de Atatürk’ün manevi şahsiyetini korumak için Atatürk
Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun çıkarıldı.
·
Köy
Enstitüleri 1954’te öğretmen okullarına dönüştürüldü.
·
1950’den
1954’e kadar geçen süreçte Türkiye ekonomisinde kalkınmanın yaşandığı bir dönem
oldu. Ekonomide tarım sektörüne öncelik verildi. DP, sanayide de özel sektöre
dayalı bir siyaset uyguladı.
·
Ekonomiyi
geliştirmek için yabancı sermaye teşvik edildi. Bu amaçla 1951’de Yabancı
Sermayeyi Teşvik Kanunu çıkarıldı.
·
Dış
politikada ise Sovyet Rusya tehlikesi karşısında ABD’nin desteğini sağlamaya
devam edildi.
·
1954
seçimlerinin ardından DP, oylarını önemli ölçüde artırarak iktidarını devam
ettirdi.
·
DP
iktidarı döneminde olumlu gelişmeler yaşanırken iç ve dış politikada olumsuz
gelişmeler de ortaya çıktı.
·
Dış
politikada; Kıbrıs Meselesi ve 6-7 Eylül Olayları’nın yaşanması büyük
sıkıntılara yol açtı.
·
İktidar
ve muhalefet çatışmasının en şiddetli olduğu dönemde DP, 1958 yılında yapılacak
seçimleri erkene aldı ve seçimlerin 27 Ekim 1957’de yapılacağını duyurdu.
·
Altı
ay öne alınan seçimleri DP kazandı, ancak diğer seçime göre muhalefet bu
seçimden güçlenerek çıkmıştı.
·
DP
%47,7 oy oranı ile 424 milletvekili çıkardı. Bu dönemde de DP kadrolarında
ciddi bir değişiklik olmadı.
·
TBMM,
2 Kasım 1957’de Celal Bayar’ı 413 oyla üçüncü kez cumhurbaşkanı seçti.
·
1958’de
Cumhuriyetçi Millet Partisi ile Köylü Partisi birleşip Cumhuriyetçi Köylü
Millet Partisi (CKMP) adını aldı.
·
Hürriyet
Partisi de CHP’ye katıldı.
·
Muhalefet
partilerinin birleşme yoluna gitmesi, iktidar-muhalefet ilişkilerini daha da
sertleştirdi. Muhalefetin birleşmesi üzerine DP öncülüğünde Vatan Cephesi
kuruldu.
·
Bu
durumu hükûmetin aleyhine kullanan muhalefetin kışkırtmasıyla ülkedeki siyasî
gerginlik arttı.
·
Siyasal
gerginliği azaltmak ve istikrarı sağlamak isteyen hükûmet 18 Nisan 1960’da DP
milletvekillerinden oluşan ve olağanüstü yetkilere sahip Tahkikat Komisyonu’nu
kurdu.
·
Komisyon
ülkenin istikrarını bozacak her türlü yıkıcı faaliyete müdahale etme yetkisine
sahip olacaktı. Komisyon, kararlarına uymayan yıkıcı faaliyette bulunanlara
hapis cezası verme yetkisine de sahip olacaktı.
·
27
Mayıs 1960’ta Millî Birlik Komitesi adlı bir cunta yapılanması, Türk Silahlı
Kuvvetler adına millî iradeyi hiçe sayarak ülke yönetimine el koydu.
·
DP
üyeleri tutuklandı, anayasa ve meclis feshedildi.
·
Tüm
siyasi faaliyetler askıya alındı.
Ekonomik
Hayat
·
1950
seçimleri ile iktidara gelen Demokrat Parti, Liberal ekonomi anlayışını
savundu. Özel teşebbüsün ön planda olduğu bir ekonomik program benimsendi.
·
Yabancı
ve yerli sermayenin sanayiye girmesini teşvik etmek amacıyla 1950’de Türkiye
Sınaî Kalkınma Bankası kuruldu.
·
Ekonomiyi
canlandırmak amacıyla 1951’de “Yabancı Sermaye Yatırımlarını Teşvik Kanunu”
çıkartılarak yabancı sermayenin Türkiye’ye gelmesi kolaylaştırılmaya çalışıldı.
·
Başta
Almanya ve ABD firmaları olmak üzere birçok yabancı firma Türkiye’de yatırımlar
yaptı. Dönemin en çok tartışılan konularından biri de Petrol Kanunu oldu.
·
Bu
kanunla birlikte birçok yabancı şirkete Türkiye’de petrol arama izni verildi
·
DP,
ekonomide liberalizm politikasını benimsemiş olmasına rağmen yatırımların
birçoğunu yine devlet yapmak zorunda kaldı.
·
Makine
Kimya Endüstri Kurumu, Denizcilik Bankası, Et ve Balık Kurumu, Devlet Malzeme
Ofisi, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı, Ereğli Demir Çelik Fabrikaları gibi
birçok Kamu İktisadi Teşekkülü (KİT) kuruldu.
·
Demokrat
Parti Dönemi’nde tarım sektörü ön planda tutuldu.
·
Türkiye
nüfusunun büyük bir kesimi kırsal alanda yaşamakta ve tarımla uğraşmaktaydı.
·
Çiftçiye
ucuz kredi verildi ve tarımda makineleşme hızlandırıldı.
·
Geleneksel
tarım uygulamalarından modern tarıma doğru geçiş sağlandı.
·
Marshall
yardımlarıyla başta traktör olmak üzere modern tarım aletlerinin sayısında
büyük artış oldu.
·
Yapılan
tüm çalışmalar ve hava koşullarının tarıma elverişli gitmesiyle 1950-1954
yılları arasında tarımsal üretimde büyük bir artış sağlandı.
·
Marshall
Planı çerçevesinde yapılan yardımlar sadece tarım alanında değil madencilik,
ulaştırma ve bayındırlık alanlarında da kullanıldı.
·
ABD,
yardımların kara yolları yapımı için de kullanılmasını istedi. Bu yüzden demir
yolları yapımı durdurulup kara yolları yapımına ağırlık verildi.
·
Amerikalı
teknik uzmanların girişimiyle 1949’da Kara yolları İdaresi kuruldu.
·
II.
Dünya Savaşı sonrasında da uygulanmış olan Millî Korunma Kanunu tekrar
uygulamaya konuldu. Bütün tedbirlere rağmen ekonomideki sıkıntılar artarak
devam etti.
Sosyal
ve Kültürel Hayat
·
1950’li
yıllardan itibaren kentlerdeki sanayileşme ile beraber köylerden kentlere
göçler daha da artarak devam etti.
·
Türkiye’nin
toplumsal ve ekonomik yapısında önemli değişimler beraberinde geldi.
·
Bu
dönemde Garip Akımı’nın ardından İkinci Yeni şiir anlayışı ortaya çıktı. Yine
bu dönemde ortaya çıkan Attila İlhan öncülüğündeki Maviciler ise şiirde
yeniliği savunup şairanelikten ödün vermeden romantik bir duyarlılıkla toplumcu
gerçekçiliğin sözcüsü oldular.
·
Dönemin
diğer önemli edebiyat topluluğu ise eskiyi inkâr ve reddetmeden yenilik
arayışını sürdüren, geleneklere bağlı bağımsız sanatçıların oluşturduğu
Hisarcılar Grubu idi. Hisarcılar Grubu, edebiyatta millî zevk ve anlayışını
sürdürüp yaşayan dili kullandılar.
·
Önceden
daha çok konserlerde veya radyodan dinlenen müzik, toplumsal, ekonomik,
teknolojik alandaki gelişmeler sayesinde endüstri hâline gelmeye başladı.
·
1950
sonrasında gelirleri ve şehirle irtibatı artan kırsal kesimde, serbest
bırakılan ithalatın da etkisiyle radyo, plak ve müzik cihazlarına olan ilgi
arttı. Müzik evlere kadar girebilen bir sanat dalı hâline geldi. Müzik alanında
devlet kontrolü azaldı ve serbestlik sağlandı. Tüm dünyada olduğu gibi Jazz
(caz) ve Rock’n Roll (rakın rol) gibi müzik türleri bu dönemde Türkiye’yi de
etkisi altına aldı.
·
Yabancı
müzik türlerine olan ilgi, yabancı dilde şarkılar söyleyen yerli sanatçıların
ortaya çıkmasını sağladı.
·
Diğer
yandan Klasik Türk müziği ve Türk Halk müziği doğal süreci içinde gelişimini
sürdürmeye devam etti.
·
Dönemin
önemli ses sanatçıları arasında Aşık Veysel , Zeki Müren, Müzeyyen Senar yer
almaktadır.
·
Sinema
tarihinde 1950-1960 yılları Yeşilçam Sineması olarak geçmektedir. 1953’te ilk
senaryosu “Kanlı Para” ile sinema hayatına atılan Safa Önal, en fazla filme
çekilmiş senaryoya sahip kişi olarak Guinness (Gines) Rekorlar Kitabı’na
girmiştir. Sefa Önal’ın 395 senaryosu filme çekilmiştir.