4.
ÜNİTE: DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET-TOPLUM İLİŞKİLERİ
İHTİLALLER
ÇAĞI:
1789
Fransız İhtilali
·
Fransız
İhtilali, Fransa’da monarşiye karşı halkın 14 Temmuz 1789’da Bastille (Bastil)
Hapishanesi’ni basmasıyla başlayan olaydır.
·
Fransa’nın
iflasın eşiğine gelmesi, halkın ekonomik olarak yaşadıkları sıkıntılar ve
halktan alınan yüksek vergiler Fransız İhtilaline zemin hazırlamıştır.
·
Halkın
14 Temmuz 1789’da Bastille (Bastil) Hapishanesi’ni basmasıyla başlayan
ayaklanma, halkın yönetime el koymasıyla bitmiştir.
·
Halk
tarafından ‘’Kurucu Meclis’’ oluşturulmuş ve “İnsan ve Yurttaş Hakları
Bildirisi”nin kabul edilmesiyle Fransa’da eşitliğe dayanan yeni bir toplum
düzenine geçilmiştir.
·
Kurucu
Meclis tarafından hazırlanan Fransa’nın ilk anayasası 1791’de kral tarafından
da onaylanmış ve güçler ayrılığı ilkesi benimsenmiştir.
·
Fransız
İhtilalinden sonra Fransa’da mutlak monarşi dönemi sona ermiş ve meşruti
monarşi dönemi başlamıştır.
Fransız
İhtilalinin Sonuçları
·
Eşitlik,
özgürlük, ulusçuluk, ulusal egemenlik, demokrasi, laiklik, adalet gibi düşünce
akımları ve kavramlar; Fransız İhtilali ile Avrupa'ya yayılmıştır.
·
Ulus-devlet
anlayışının ortaya çıkmasıyla Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ve Osmanlı
İmparatorluğu çıkan milli isyanlar sonucu dağılmış ve Avrupa’da yeni ulus
devletler kurulmuştur.
·
Milliyetçilik
akımı özellikle imparatorluklar için bir tehdit oluşturmuştur.
·
Osmanlı
Devleti’ne isyan eden ilk Balkan milleti Sırplardır. Kara Yorgi önderliğinde
1804’te isyan başlatan Sırplar, 1812 Bükreş Antlaşmasıyla ayrıcalık elde etmiş,
1829 Edirne Antlaşmasıyla Özerklik kazanmışlar ve 1878 Berlin Antlaşmasıyla
bağımsız olmuşlardır.
·
Osmanlı
Devletine isyan eden ikinci Balkan milleti Rumlar (Yunanlar); 1821’de Mora
Yarımadasında isyan etmişler ve 1829 Edirne Antlaşmasıyla bağımsız olmuşlardır.
Yunanistan Devletinin kurulması, Osmanlıların dağılmasının başlangıç noktası
olmuştur.
·
Batılı
Devletlerin desteğiyle Karadağ ve Romanya da1878 Berlin Antlaşmasıyla bağımsız
olmuşlardır.
Sanayi
Devrimi
·
1700’lü
yılların ortalarında İngiltere’de ortaya çıkan Sanayi Devrimi, insan ve hayvan
gücüne dayalı üretim tarzından, makine gücüne dayalı üretim tarzına geçişi
ifade eder.
Sanayi
Devrimi’nin sonuçları
·
Sanayi
İnkılabıyla ortaya çıkan teknik buluşlar, tarım toplumundan sanayi toplumuna ve
kol gücünden makine gücüne geçişi sağlamıştır.
·
Sanayi
Devrimiyle; Avrupa’da İşçi sınıfı ortaya çıkmış, köylerden kentlere göçler artmış,
şehirleşme süreci hızlanmıştır. Sosyalizm fikri ortaya çıkmış, sınıf
mücadelesine bağlı ideolojik karışıklıklar başlamış, üretimde artış sağlanmış
ve ekonomik büyüme yaşanmıştır.
·
Sanayi
İnkılabıyla birlikte üretim artışının olması hammadde ve pazar ihtiyacını
doğurmuştur. Hammadde ve Pazar ihtiyacı Sanayileşmiş devletleri sömürge
arayışına itmiştir. Sömürgecilik arayışı Avrupalı Devletler arasında
Sömürgecilik yarışına dönüşmüştür.
Yeni
İhtilallere Giden Yol
·
Kendilerini,
Fransız İhtilali’nin yaydığı milliyetçilik ve özgürlük düşüncelerinden korumak
isteyen Avrupalı devletler 1815 Viyana Kongresi’nde krallıkları koruma kararı
almışlardır. Fakat konu Osmanlı olunca Avrupalı devletler, Balkanlardaki
milliyetçi ve özgürlükçü hareketleri desteklemiştir.
·
Viyana
Kongresinden sonra Burjuvazinin ve işçi sınıfının yeni haklar elde etmek
istemesi Avrupa’da yeni devrimler başlamıştır.
1830
İhtilalleri
·
Fransız
ihtilalinden sonra yayılan düşüncelere rağmen Kralların halkın özgürlüğünü
kısıtlaması üzerine ilk olarak 1830’da Fransa’da ortaya çıkmıştır.
·
Daha
sonra Avrupa’ya yayılan, kendini hissettiren ve kanlı çatışmalara sahne olan 1830
ihtilalleri başarıyla sonuçlanmıştır.
·
Bu
İhtilaller sonucunda Kralların yerine halkın egemenliği güç kazanmıştır. Avrupa’da
siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel gelişmeler güçlenmiştir.
·
Bu
ihtilaller sonucu İsviçre bağımsızlığını kazandı.
1848
İhtilalleri
·
Avrupa’da
özgürlük ve eşitlik anlayışının gelişmesi ve yeni hakların talep edilmesi 1848
İhtilallerini ortaya çıkardı.
·
İlk
olarak Fransa’da başlayan 1848 İhtilallerinde liberalizmin, milliyetçilik ve
sosyalizm akımları etkili olmuştur.
·
Tıpkı
1830 İhtilalinde olduğu gibi Paris, yine kanlı çatışmalara sahne olmuş ve tıpkı
daha önceki krallar gibi Louis Philippe de ülkeden kaçmıştır.
·
1848
İhtilalleri sonucunda Avrupa’da birçok hükümdar tahtından uzaklaştırılmış ve
anayasalarla kralların yetkileri sınırlandırılmıştır.
·
Hollanda,
İsviçre ve Danimarka’da yeni anayasalar yapılmış ve bu ülkelerde demokratik
yönetimler kurulmuştur.
·
1848
İhtilalleri sonucunda Avrupa’da yeni bir barış dönemine girildi ve Avrupa’da;
Liberalizm, Kapitalizm, Sosyalizm ve Marksizm gibi ideolojiler gelişti.
Liberalizm
·
Özgürlük,
serbestlik ve hürriyet anlamlarında kullanılan liberalizm, Bireysel Özgürlüğün sınırlandırılmaması
gerektiğini kabul eden; devletin ekonomik ve toplumsal yaşama kesinlikle
müdahale etmemesi gerektiğini savunan bir ideolojidir.
·
Liberalizm’in
en önemli temsilcileri John Locke, David Hume, Adam Smith gibi düşünürlerdir.
Kapitalizm
·
Serbest
piyasa ekonomisi olarak bilinen Kapitalizm, Özel teşebbüse (girişim)
serbestliğine dayalı olan bir ekonomik sistemidir.
·
Sanayi
Devriminden sonra ortaya çıkmış, sürekli kar etmek ve kazanmak üzerine kurulu
bir ekonomik modeldir.
Sosyalizm
ve Marksizm
·
Kapitalizme
tepki olarak ortaya çıkan Sosyalizm, Patronlar ile işçiler arasındaki
eşitsizliği, servet ve refah farklarını ortadan kaldırma iddiasında olan bir ekonomik
modeldir.
·
Sosyalizm,
Ortak mülkiyete, sosyal eşitliğe önem vermiş ve herkese eşit fırsatlar
oluşturulmasını amaçlamıştır.
·
Sosyalizm
ile birlikte Avrupa’da meydana gelen işçi hareketleri sonucunda sendikalar kurulmuştur
Marksizm
·
Alman
Filozof Karl Marx’ın oluşturduğu ideolojidir.
·
Bu
ideolojiye göre; üretim araçlarının özel mülkiyetten çıkarılarak devlet
kontrolüne alındığı, işçilerin iktidarda olduğu bir Proletarya diktatörlüğünün
kurulması amaçlanmıştır.
OSMANLI
DEVLETİ’NDE MODERN ORDUYA GEÇİŞ
Zorunlu
Askerlik Sistemi
·
Fransız
İhtilali sonrasında halkın vatanını savunması gerektiği anlayışı, zorunlu
askerlik sistemini ortaya çıkarmıştır.
·
Zorunlu
askerlik de Ulus devletlerin kurulmasında ve cumhuriyet rejimlerinin ortaya
çıkmasında önemli rol oynamıştır.
·
Zorunlu
askerlik anlayışına göre her birey, vatan savunmasından sorumludur ve
gerektiğinde orduda görev yapmalıdır.
·
Fransa,
1793’te askerlik zorunlu hale getirilmiştir. Bu anlayış daha sonra Avrupa’da yayılmıştır.
Osmanlı
Ordusunda Modernleşme ve Yeniçerilerin Sonu
·
III.
Selim ve II. Mahmut Avrupa’daki askeri sistemlerin benzerlerini örnek alarak
ıslahat hareketlerine girişmiş Osmanlı padişahlarıdır. III. Selim önemiyle
birlikte Batı’daki teçhizat ve son model silahlar, ithal edilmeye başlanmıştır.
·
III.
Selim tarafından, Batı tarzında kurulan ve eğitim alan Nizam-ı Cedit Ordusu
1792’de kurulmuştur. Bu ordunun masraflarını karşılamak için İrad-ı Cedit
denilen yeni bir hazine oluşturulmuştur.
·
Nizam-ı
Cedit Ordusunun en önemli başarısı, Filistin’i işgal eden Napolyon’un ordusunu
Akka Kuşatmasında mağlup etmesidir.
·
Yeniçerilerin
ayaklanmaları sonucunda Nizam-ı Cedit ordusu 1807 yılında kaldırılmıştır.
·
Yeniçeri
Ocağındaki bozulmalardan kaynaklı olarak II. Mahmut tarafından 1826’da Yeniçeri
Ocağı kaldırılmış yerine ‘’Asakiri Mansure-i Muhammediye’’ ordusu kurulmuştur.
Yeniçeri Ocağının kaldırılması olayına tarihte Vakayı Hayriye adı verilmiştir.
·
Yeniçeri
Ocağının kaldırılmasından sonra eyaletlerde ‘’Redif-i Asakir-i Mansure Ordusu’’
kurulmuştur.
·
1839
Tanzimat Fermanı’nda, ulus devlet modelini andıran “muhafaza-i vatan” ifadesi
yer almış ve Osmanlı tebaasının tamamı askerlik hizmetinden sorumlu
tutulmuştur.
·
Bu
ordu için 1843’ten itibaren düzenli ordu anlamına gelen ‘’Asakir-i Nizamiye’’
ifadesi kullanılmaya başlanmıştır.
·
1856
Islahat Fermanı’yla Gayrimüslimlerin isteksizliği de göz önünde bulundurularak ‘’bedel-i
nakdi’’ ödemeleri koşulluyla gayrimüslimler askerlik görevinden muaf
sayılmışlardır.
·
II.
Abdülhamid Dönemi’nde Doğu Anadolu’daki aşiretlerden Hamidiye Süvari Alayları
kurulmuştur.
·
1909’da
gayrimüslimlerin de askere alınması kanunu çıkarılmış ve böylece Osmanlı
Devleti’nde zorunlu askerlik sistemine geçilmiş
oldu.
19.
YÜZYILDA SOSYAL HAYATTAKİ DEĞİŞİMLER
Nüfus
ve Nüfuz
·
1400’lü
yıllar ile 1700’lü yıllar arasında Avrupa’da etkili olan Merkantilizm ekonomik
anlayışına göre güçlü ve zengin bir devlet için nüfus önemli sayılmış aynı
şekilde Sanayi devriminden sonra fabrikalarda çalıştırılmak için de nüfus
önemli sayılmıştır.
·
Merkantilizm: Coğrafi keşiflerden sonra Avrupa’da
benimsenen Merkantilizm anlayışına göre; bir devletin güçlü olması sahip olduğu
değerli (altın, gümüş) madenlerle ölçülür. Ülkeye değerli madenlerin girişine
destek verilmesi gerektiğini savunan bir ekonomik anlayıştır. Bu ekonomik
anlayış doğrultusunda Amerika’daki değerli madenler Avrupa getirilmiştir.
Ulaşım
ve Haberleşme
·
Sanayi
Devrimi ile birlikte Avrupa’da yol ve kanal inşası gelişmiştir. Avrupalı
devletler hammadde ve pazarlara kolay ulaşabilmek için yeni bir ulaştırma aracı
olan treni icat etmiştir. Buhar gücünün ulaşımda kullanılmasıyla tren ve
demiryolu ağı gelişmiştir.
·
Osmanlı
Devleti’nde ilk demiryolu girişimleri, Islahat Fermanından sonra yabancı
sermayeyle gerçekleştirilmiştir. İngilizler tarafından, 1867’de 130 km uzunluğundaki
İzmir-Aydın hattı inşa edilmiştir.
·
Osmanlı
devletinde demiryolu yatırımlarıyla merkezî devlet otoritesinin ülkenin uzak
bölgelerine kadar ulaştırılması, iç güvenliğin sağlanması, tarımsal vergilerin
toplanması, savaş dönemlerinde cepheye asker ve malzeme sevk edilmesi amaçlanmıştır.
·
Bu
dönemde İnşa edilen demiryollarından; Dömeke Savaşı’nda, Balkan Savaşlarında ve
I. Dünya Savaşı’nda faydalanılmıştır.
·
19.
yüzyılda Avrupa’da haberleşme alanında da önemli gelişmeler yaşanmıştır. İlk
olarak düzenli posta hizmetleri kurulmuş ve 1844’te telgrafın icat edilmesiyle
Avrupa’daki büyük şehirler, haberleşme ağıyla da birbirine bağlanmıştır.
·
Osmanlı
Devleti’nde telgraf hattı ilk kez 1855’te kurulmuş ve bu hat İstanbul’u
Avrupa’ya bağlamıştır.
Zorunlu
Eğitim ve Askerlik
·
1700’lü
yıllarda Prusya’da başlayan zorunlu eğitim uygulaması ile devlet,
vatandaşlarının daha nitelikli eğitilmesini ve devlet politikalarına daha sadık
hale gelmesini amaçlamıştır.
·
Ulus
devlet anlayışıyla oluşan modern eğitim sistemi; okulöncesi, ilköğretim,
ortaöğretim, yükseköğretim ve sürekli eğitimin temeli üzerinde oluşturulmuştur.
Osmanlı
Devleti’nde Modern Eğitim Kurumları
·
1700’lü
yıllardan itibaren gerçekleştirilen reformlarla Osmanlı Devleti’nde ilk kez
çağdaşlaşma hamleleri yapılmıştır.
·
1734
yılında İstanbul Üsküdar’da askerî bir okul olan ve Mühendis yetiştiren ‘’Hendesehane’’, çağdaşlaşma hareketinin
ilk kurumudur. Bu okul Humbaracı Ahmet Paşa’nın girişimleriyle I. Mahmut
döneminde kurulmuştur.
·
Günümüzdeki
Deniz Harp Okulunun temelini oluşturan ‘’Mühendishane-i
Bahr-i Hümayun’’, Kaptanıderya Hasan Paşa’nın önerisi ile 1775 yılında
İstanbul’da kurulmuştur. I. Abdülhamid Dönemi’nde açılan bu okul, Osmanlı
donanmasının Ruslar tarafından 1770 yılında Çeşme’de yakılması üzerine kurulmuştur.
·
Subay
yetiştirmek amacıyla III. Selim tarafından 1795’te İstanbul Eyüp’te kurulan ‘’Mühendishane-i Berr-i Hümayun’’ (Kara
Mühendishanesi), Birinci Dünya Savaşı’nın başladığı 1914 yılına kadar eğitim
vermeye devam etmiştir.
·
Kara
Harp Okulu olarak adlandırılan ‘’Mekteb-i
Harbiye’’, Türk Silahlı kuvvetlerine subay yetiştirmek amacıyla II. Mahmut’un
isteği üzerine 1834 yılında İstanbul Maçka’da
kurulmuş bir okuldur.
·
Modern
bir tıp okulu olan ‘’Mekteb-i Tıbbiye
Şahane’’, II. Mahmut Dönemi’nde 1827 yılında İstanbul Şehzadebaşı’nda
kurulmuştur. Osmanlı Ordusu’nun sağlık alanındaki ihtiyaçlarının giderilmesi
amacıyla açılmıştır.
·
Günümüzde
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi olarak eğitim faaliyetlerini
sürdüren ‘’Mekteb-i Mülkiye’’,
Sultan Abdülmecid döneminde 1859 yılında İstanbul’da açılmıştır. Osmanlı
Devleti’nin ilk sivil yüksekokulu olan Mektebi Mülkiye, 1936 yılında Ankara’ya
taşınmıştır.
·
II.
Mahmut, 1824 yılında yayınladığı bir fermanla İstanbul’da ilköğretimi zorunlu
hale getirmiştir. II. Abdülhamit döneminde ise İlkokul tüm ülke zorunlu hale
getirilmiştir.
·
Emeklilik
sistemi ile ilgili Osmanlı Devleti’ndeki ilk kurum, 1866 yılında askerler için
kurulan ‘’Askeri Tekaüd Sandığı’’dır.
II.
Abdülhamit Dönemi’nde Açılan Okullar
·
Sanayi-i
Nefise Mektebi, Polis Mektebi, Kız Sanayi Mektebi, Gümrük Mektebi, Hukuk
Mektebi, Sağır, Kör ve Dilsizler Mektebi, Darü'I-Muallimin-i Aliyye, Ziraat ve
Baytar Mektebi gibi okullar açılmıştır.
·
Darülaceze (1895), Darülhayr-ı Ali ve Himaye-i
Etfal Cemiyeti (1908) gibi sosyal yardım kurumları da II. Abdülhamid
Dönemi’nde açılmıştır.
·
Kırklareli’de
kurulan ‘’Himaye-i Etfal Cemiyeti’’,
günümüzde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı Çocuk Hizmetleri Genel
Müdürlüğü olarak faaliyetlerine devam etmektedir.
OSMANLI
DEVLETİ’NDE DEMOKRATİKLEŞME HAREKETLERİ
Sened-i
İttifak (1808)
·
II.
Mahmut döneminde Alemdar Mustafa Paşa başkanlığındaki devlet görevlileri ile taşradaki
en önemli güç olan Ayanlar arasında yapılan bir sözleşmedir.
·
Devlet
bu belgeyle taşrada otoriteyi sağlayan ve özerk hareket eden Ayanların
varlığını resmen kabul etmiştir. (Ayanlık; 1950’lerde Anadolu’daki ağalık
sistemine benzetilebilir)
·
Bu belgeye göre; II. Mahmut kendi isteği ile
yetkilerini sınırlamış, Ayanlar da padişahın emirlerini yerine getirecek
padişaha sadık kalacaklardır. Senedi İttifak, Türkiye’deki anayasal
hareketlerin başlangıcı kabul edilir.
Ayanlar: Osmanlılarda devletle halk
arasında irtibatı sağlayan kendi bölgelerinde sözü geçen, zengin ve taşrada
otoriteyi sağlayan kişilere verilen ad. (Ayanlar, Ağalara benzetilebilir.) 1215’te
İngiltere’de kral ile soylular arasında imzalanan Magna Carta’ya benzetilir.
Not: Sened-i İttifakı imzalayan Sadrazam
Alemdar Mustafa Paşa, 15 Kasım 1808’de yeniçeriler tarafından çıkarılan isyan
sonucu öldürüldü.
Tanzimat
Fermanı (Gülhane Hatt-ı Hümayunu-1839)
·
Mısır
Meselesinin görüşüleceği Londra Konferansı’ndan önce Batılı Devletlerin
desteğini almak ve azınlıkları memnun etmek için 3 Kasım 1839'da Gülhane
Parkında, Mustafa Reşit Paşa tarafından ilan edilen belgeye verilen ad.
·
Gülhane
Hattı Hümayunu olarak da bilinen bu belge, Sultan Abdülmecid döneminde ilan
edilmiştir.
Tanzimat
Dönemi:
Sultan Abdülmecit Dönemi’nde 1839 Tanzimat Fermanı’nın ilanı ile başlayıp, 1876
I. Meşrutiyet’in ilanına kadar süren döneme verilen ad.
Tanzimat
Fermanı Maddeleri;
·
Müslüman
ve Hristiyan bütün tebaanın can güvenliği, mal, ırz ve namusu devletin
güvencesi altına alındı.
·
Herkesin
gücü oranında Vergi tahsil edilecektir.
·
Askerlik
tüm Osmanlı tebaası için zorunlu olmuştur. (Bu madde Islahat Fermanında
değişikliğe uğramıştır.)
·
Hiç
kimseye yargılanmadan ölüm cezası verilmeyecek, herkes malını mülkünü istediği
gibi tasarruf edebilecektir.
·
Ülkenin
harap olmasına yol açan rüşveti önlemek amacıyla etkili bir kanun
hazırlanacaktır.
Islahat
Fermanı (1856)
·
1856’da
toplanacak Paris Barış Konferansını olumlu yönde etkileme gayesi ile Sultan
Abdülmecid döneminde ilan edilmiştir.
·
Islahat
Fermanı; Avrupalı devletlerin, Osmanlı’nın iç işlerine müdahalesini önlenmek amacıyla,
Müslüman- Gayrimüslim farkını ortadan kaldırmayı amaçlamıştır.
Islahat
Fermanı’nın amacı
·
Müslümanlar
ile gayrimüslimlerin haklarını eşit hâle getirerek bütün toplulukları ırk, din,
dil ayrımı gözetmeksizin kaynaştırmak ve böylece bir Osmanlı toplumu meydana
getirmektir.
Islahat
Fermanı maddeleri;
·
Müslümanlar
ile gayrimüslimler kanun önünde eşit olacak.
·
Irk,
din, dil farkı gözetilmeden hiçbir mezhep diğerine üstün sayılmayacak.
·
Hiç
kimse din değiştirmeye zorlanmayacak.
·
Devlet
hizmetlerine, askerliğe ve okullara ayrım gözetmeksizin tüm Osmanlı tebaası
kabul edilecek.
·
Bütün
milletler okul açabilecek. Bütün
memurluklar ve okullar herkese açık olacaktır.
·
Gayrimüslimler
ödeyecekleri Nakdi Bedel ile askerlikten muaf tutulacaklardır.
Kanun-ı
Esasi (1876)
·
Türk
tarihinin bu ilk anayasası olan Kanuni Esasi ile Osmanlı Devleti’nde meşrutiyet
yönetimine geçilmiştir. Mithat Paşa başkanlığında bir komisyon tarafından
hazırlanan 119 maddelik bu anayasadır.
·
II.
Abdülhamit döneminde 1876’da kabul edildi.
·
Tersane
Konferansı’nın yapıldığı sırada ilan edilen Kanuni Esasi; Fransa, Belçika ve
Prusya anayasalarından esinlenerek hazırlanmıştır.
Meşrutiyet
yönetimi:
Padişah ile meclisin bir arada olduğu bir yönetim biçimidir. Padişahın yetkileri
yasalarla sınırlandırılmıştır. Jön
Türkler (Yeni Osmanlılar) adı verilen aydınlar hareketinin baskısı sonucu I.
Meşrutiyet ilan edilmiştir.
Meşrutiyet
Dönemi: 1876’da
Kanun-ı Esasi’nin ilanından başlayıp, II. Abdülhamid’in
meclisi tatil edip Kanun-ı Esasi’yi askıya aldığı 1878 yılına kadar devam eden
döneme verilen ad.
Abdülhamid
yönetimi:
·
II. Abdühamit’in kendisine verilen yetkiye
dayanarak 1878’de meclisi süresiz olarak tatil etmesinden başlayıp, 1908’de II.
Meşrutiyetin ilan edildiği tarihe kadar devam eden 30 yıllık döneme verilen ad.
·
1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşında (93 Harbi)
alınan yenilgi sonrasında II. Abdülhamit kendisine verilen yetkiyle meclisi
kapatmıştır.
Kanun-ı
Esasi’nin Maddeleri:
·
Padişah kutsaldır ve icraatlarından dolayı
sorumlu tutulamaz.
·
Vekillerin tayin ve azli, yabancı devletlerle
sözleşme yapılması, savaş ve barış ilanı, kara ve deniz kuvvetlerinin
kumandası, Meclisin toplanması ve tatili, Meclisin feshi padişaha verilen
yetkilerdir.
·
Müsadere, angarya ve işkence yasaktır.
·
Sadrazam ve şeyhülislamı bizzat padişah
belirler.
·
Meclis-i Umumi üyeleri, düşünce ve
beyanlarında özgürdür; meclisteki konuşmaları ve görüşleri için haklarında
soruşturma açılamaz.
·
Kanun teklifi Heyet-i Vükela’ya (hükümet) aittir.
·
Kanun tasarıları Mecliste kabul edilir ve
padişah tarafından onaylanırsa kanunlaşır.
·
Meclis-i Mebusan üyeleri halk tarafından,
Meclisi Ayan üyeleri ise padişah tarafından seçilir.
Meclisi
Umumi: I.
Meşrutiyet döneminde açılan meclise verilen ad. Meclisi Mebussan ve Meclisi
Ayan üyelerinden meydana gelmektedir.
Meşrutiyet
·
İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin baskıları
sonucu 1908 yılında II. Meşrutiyet ilan edilmiş ve Kanuni Esasi tekrar
yürürlüğe girmiştir.
·
1908 seçimlerine İttihat ve Terakki Cemiyeti
ile Ahrar Fırkası katılmıştır.
·
II. Meşrutiyete karşı çıkan 31 Mart
Vakası’nın bastırılmasından sonra Sultan II. Abdülhamid tahttan indirilmiş,
yerine Mehmet Reşat tahta çıkarılmıştır.
·
II. Meşrutiyet Dönemi’nde (1908-1920)
Trablusgarp, Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı yaşanmıştır.
II.
Meşrutiyet Dönemi Siyasi Partiler
·
İttihat
ve Terakki Fırkası (1909), Ahrar Fırkası, Osmanlı Demokrat Fırkası, İttihad-ı
Muhammedi Fırkası, Mutedil Hürriyetperveran Fırkası, Islahat-ı Esasiye
Osmaniye Fırkası, Ahali Fırkası Osmanlı Sosyalist Fırkası, Hürriyet ve İtilaf
Fırkası ve Millî Meşrutiyet Fırkası bulunurdu.
·
1895’te
kurulan İttihat ve Terakki Cemiyeti, 1909’da İttihat ve Terakki Fırkası adını
almıştır. 31 Mart Vakasının bastırılmasından sonra güçlenen parti, 1913 Babı
Ali Baskınıyla hükümet darbesi gerçekleştirmiş ve I. Dünya Savaşının sonuna
kadar Osmanlı devletini yönetmiştir.
Üç
Tarz-ı Siyaset
·
Yusuf
Akçura, Türkçülük akımının manifestosu olarak kabul edilen “Üç Tarz-ı Siyaset”
adlı makalesiyle Türk siyasi hayatında meşhur olmuştur.
·
Tanzimat
Devri’nde güçlenen Osmanlıcılık fikri, Balkan Savaşları sonunda önemini
yitirmiştir.
Osmanlıcılık:
·
Irk,
dil, din ve mezhep ayrımı gözetilmeksizin Osmanlı tebaasını; haklar ve ödevler
bakımından eşit kabul eden fikir akımı.
·
Osmanlı
İmparatorluğunun parçalanmasının önüne Osmanlıcılık akımıyla geçilebileceği
düşüncesinden dolayı Tanzimat Döneminde devlet politikası olarak uygulanmıştır.
·
Balkan
milletlerin isyan etmeleri ve Osmanlıya karşı birleşip savaşmaları neticesinde
önemini kaybetmiş yerini Türkçülük düşüncesine bırakmıştır.
·
Namık
Kemal, Ahmed Midhat Efendi ve Ziya Paşa gibi aydınlar Osmanlıcılık fikrinin
önemli savunucularındandır.
İslamcılık
(Ümmetçilik):
·
Dünyadaki
Müslümanları tek çatı altında birleştirmeyi amaçlayan fikir akımıdır.
·
Sultan
II. Abdülhamid döneminde devlet politikası olarak uygulanmıştır.
·
Birinci
Dünya Savaşı’nın başında Müslüman Arapların Osmanlı’ya karşı İngilizlerin
yanında yer alması, İslamcılık fikrinin önemini kaybetmesine neden olmuştur.
·
Sultan
II. Abdülhamid ve ünlü şair Mehmet Akif Ersoy İslamcılık fikrinin en önemli savunucularıdır.
Türkçülük
(Turancılık):
·
Türkleri
tek çatı altında toplamayı, Türk
birliğini kurmayı hedef alan bir siyasi düşüncedir.
·
Ziya
Gökalp, Yusuf Akçura, Mehmet Emin Yurdakul, İsmail Gaspıralı ve Ahmet Ağaoğlu
Türkçülük fikrinin önemli savunucularındandır.
·
Türkçülük
fikri, İttihat ve Terakki Cemiyeti ile birlikte 1900’lü yılların başından
itibaren güçlenmiş ve bu fikir Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda da etkili
olmuştur.
OSMANLI
DEVLETİ’NDE DARBELER
·
Darbe:
ordunun ya da devlet içindeki siyasi elitlerin örtük ve yasadışı yöntemlerle
mevcut hükûmeti değiştirmesi olarak tanımlanır.
·
Türk tarihinde demokratikleşme çabaları Sened-i İttifak ile
başlamış, Tanzimat ile Islahat Fermanları, I. Ve II. Meşrutiyet’in ilanı ile
devam etmiştir.
·
1876’da
Yeni (Genç) Osmanlılar tarafından yapılan darbeyle Sultan Abdülaziz tahttan
indirilmiş ve yerine V. Murat padişah olmuştur. II. Abdülhamit’in Genç
Osmanlılara, Meşrutiyeti ilan edeceği garantisini vermesiyle V. Murat’ın yerine
Osmanlı tahtına II. Abdülhamit çıkarılmıştır.
·
İttihat
ve Terakki Cemiyetinin baskısıyla 1908’de II. Meşrutiyet ilan edildi. 1909’da
yaşanan 31 Mart Vakasında parmağı olduğu gerekçesiyle II. Abdülhamit tahttan
indirilmiş ve yerine V. Mehmet (Reşat) Osmanlı tahtına çıkarılmıştır.
·
1913
yılında İttihat ve Terakki Fırkası tarafından gerçekleştirilen hükümet darbesi
sonucunda Kamil Paşa hükümeti düşürülmüş, yerine Mahmut Şevket Paşa hükümeti
kurulmuştur.
·
İttihat
ve Terakki Fırkası tarafından gerçekleştirilen bu hükümet darbesine Babı Ali
Baskını adı verilir.
·
Babı
Ali Baskınıyla (1913) yönetimi eline alan İttihatçılar, I. Dünya Savaşının
sonuna kadar (1918) Osmanlı devletini yönetmişlerdir.
Balkanlardaki
Toprak Kayıpları
·
1812
tarihli Edirne Antlaşmasıyla ilk kez ayrıcalık kazanan Sırplar, 1878 tarihli
Berlin Antlaşmasıyla bağımsızlıklarını kazandı.
·
Avrupalı
Devletlerin desteğiyle, 1829 yılında imzalanan Edirne Antlaşmasında Yunanistan
bağımsızlığını kazandı.
·
1878
yılında imzalanan Berin Antlaşmasıyla Romanya ve Karadağ bağımsızlığını
kazandı.
·
II.
Meşrutiyet’in ardından 5 Ekim 1908’de de Bulgaristan bağımsız bir devlet hâline
gelmiştir.
·
1908
yılında Girit, Yunanistan’a bağlandı.
·
II.
Meşrutiyet’in ilanından sonra Bosna-Hersek toprakları, Avusturya-Macaristan
İmparatorluğu tarafından ilhak edilmiştir.
·
Balkan
Savaşlarından sonra 28 Kasım 1912’de Arnavutluk bağımsızlığını kazandı.